Zehî Şirin Huylu Dilber Şiiri
Zehî şirin huylu dilber, ki bu dem durağı canda,
Can evini o almıştır, çün dost sığar hemen anda.
Can içinde onu bilen, ayrık yerde ne istesin?
Onu taşra soranların ömrü geçti perakende.
Onun aşkının gözgüsü kendide gösterdi beni,
Gönül esrik Hakk’a âşık esir olmuş bu dermande.
Onu bana sorar isen; benim yönüm ondan yana,
Her ne hâle döner isem, mihrim arta durur günde.
Bu sûrette kim var daha? Yönün ayrık yöne döne,
Benim varlığım dost aldı, eserimdir kalan burda.
Onu bana soranlara nasıl tarif edeyim ben,
Diliyle kim edebilir? Bu aşkın durağı kanda.
Zehî ilâhî devlettir, kime yoldaş olur ise,
Kim dost ile sürdü aşkı bu arada bu mekânda?
Dost yüzünü gören kişi, kendi özünü koyandır,
Dünyaya tutunan harif, tutsak olur bu divanda.
Gör nice şirin durur ki; kocaları yiğit eyler,
Ayılmadı esrikliği ne şur eyler bu meydanda.
Yunus, gel gör âşıkları, nice yavı varıp durur,
Dünya ahret elden koyup, ne verende, ne alanda.
Yunus Emre (k.s)
zehi (zihi): ne güzel, ne iyi.
anda: onda.
ayrık: birbirinden ayrı, aralıklı, mesâfeli, ayrılmış, ikiye bölünmüş, başka, diğer, ayrı tutulan, başkalarına benzemeyen, ayrıcalı, müstesna, düzgün ve uygun olmayan, çarpık.
perâkende: dağınık. dağıtma. azar azar yayılan veya satılan. farklı farklı, parça parça. dağınık.toptan olmayan.
esrik: sarhoşluk.
derman: bir şeyi yapabilme gücü. bir hastalığı iyileştiren şey.
mihr: sevgi.
suret: biçim, görünüş. yazı ya da resim kopyası.
kanda: nerede, nereye. kanda (kan): (Osmanlıca) bir şeyin menbaı, özde.
yoldaş: yola birlikte gidenlerden birine göre öteki, her biri, yol arkadaşı. arkadaş, dost.
harif: meslekdaş, san’at arkadaşı. teklifsiz dost. herif, âdi insan. güz mevsimi, sonbahar. meyve toplama zamanı. yemiş toplayan. rakip.
divan: meclis, divan edebiyatı şairlerinin şiirlerini topladıkları eser.
şur: cezbe, manevi bir hal.
yavı: yitik, akılsız, sersem.
Zehî Şirin Huylu Dilber Şiiri
Yunus Emre Şiirleri
Yunus Emre Divânı
Yorum Yaz
Bir yorum yazmak için giriş yapmalısınız.