Hayatı

Yunus Emre’nin Hayatı

Yunus Emrenin Hayatı

Yunus Emre’nin Hayatı

Milletimizin yetiştirdiği en büyük tasavvuf erlerinden ve Türk dili ve edebiyatı tarihinin en büyük şairlerinden biri olan Yunus Emre Hazretlerinin (k.s) hayatı ve kimliğine dair pek fazla bir şey bilinmemektedir.

Doğduğu yer konusundaki tartışmalar Eskişehir’in Mihalıççık ilçesine bağlı Sarıköy ile Karaman üzerinde yoğunlaşmaktadır. Menakıbnâmelerle şiirlerinden çıkarılan bilgilere göre Babalılardan Taptuk Emre’nin dervişidir. Hacı Bektaş ile ilgisi ‘Vilayetname”den kaynaklanmaktadır. Yine şiirlerinden tasavvuf yolunu seçtiği, iyi bir öğrenim gördüğü anlaşılmaktadır. Anadolu kentlerini dolaştığı, Azerbaycan ve Şam’a gittiği, Mevlana’yla görüştüğü de bu bilgiler arasındadır.

Sarıköylü ve Karamanlı oluşu meselesi hala belli değildir. Yüzyıllardan beri halk arasında yaşayan inanca göre O, Sivrihisar yakınında Sarıköy’de doğmuş, çiftçilikle meşgul olmuş, Taptuk Emre adlı şeyhe intisap etmiş, uzun yıllar Taptuk Emre tekkesinde hizmet etmiş ve veliliğe erişmiştir. Anadolu’da on ayrı yerde mezarı (daha doğrusu makamı) olduğu ileri sürülen Yunus Emre, halk arasındaki inanca ve bazı tarihi kaynaklara göre Sarıköy’de vefat etmiştir.

Yunus Emre’nin bazı mısralarından, 1273’de Konya’da vefat eden, büyük alimlerden ve Hak dostu Mevlana Celaleddin-i Rumî ile karşılaştığı anlaşılmaktadır; buradan da Aşık Yunus’un 1240’larda ya da daha geç bir tarihte doğduğu sonucu çıkarılabilir. Bilinen hususlar onun Risalet-ün-Nushiyye adlı eserini hicri 707 (miladi 1308) yılında yazmış olması ve h. 720 (m. 1321) tarihinde vefat etmesidir. Böylece h. 638 (m. 1240-1241) yılında doğduğu anlaşılan Yunus Emre XIII. yüzyılın ikinci yarısıyla XIV. yüzyılın ilk yarısında yaşamıştır. Bu çağ, Selçuklular’ın sonu ile Osman Gazi devrelerine rastlamaktadır. Yunus Emre’nin şiirlerinde bu tarihlerin doğru olduğunu gösteren ipuçları bulunmakta; şair, çağdaş olarak Mevlana Celaleddin Rûmî, Ahmet Fakıh, Geyikli Baba ve Seydi Balum’dan bahsetmektedir.

Yunus Emre Hazretlerinin Vefatı ve Kabri

“Söze târîh yedi yüz yediydi,
Yûnus cânı bu yolda fidîyidi.”

Beytinden anlaşıldığı kadarıyla h. 707 (m. 1307-8) tarihlerinde hayattadır. Ayrıca, yine, Adnan Erzi tarafından Beyazıt Devlet Kütüphanesi’nde bulunan 7912 numaralı yazmada şu ifadelere rastlanmaktadır:

Vefât-ı Yûnus Emre
Müddet-i Ömr 82
Sene 720

Bu belgeden anlaşılacağı üzere, Yûnus Emre Hazretleri, h. 648 (m. 1240-1) yılında doğmuş, 82 yıllık bir dünya hayatından sonra h. 720 (m. 1320-?) yılında vefat etmiştir.

Yunsu Emre Türbesi ve Müzesi

Bugün, Eskişehir-Ankara yolu üzerindeki Sarıköy istasyonu yakınında, Yunus Emre’nin türbesi ve bir müze bulunmaktadır.

Yunus Emre hazretleri, dünya kültür ve medeniyet tarihinde bir merhale olmuştur. Kültürümüzün en değerli yapı taşlarından biridir. Zira Yunus Emre, sadece yasadığı devrin değil, çağımız ve gelecek yüzyilların da ışık kaynağıdır. Allah Teâla ve cümle yaradılmışı içine alan sonsuz sevgisinden kaynaklanan fikirleri, dünya üzerinde insanlık var oldukça değerini koruyacaktır.

Yunus Emre Hazretlerinin Eserleri ve Şiirleri

Yunus Emre Hazretleri şiirlerinde, her devrin okuyucusu ya da dinleyicisi kendini etkileyecek bir şey bulmuştur. İlk kez Aşık Yunus, şiirlerinde büyük ölçüde Türkçe kullanmıştır. Derviş Yunus ile birlikte dil, daha renkli, canlı ve halk zevkine uygun bir hale gelmiştir. Gerçi şiirlerinin bir çoğunda aruz veznini kullanmıştır. Ancak en güzel ve tanınmış şiirleri Türkçe hece vezniyle yazılmıştır. Tasavvufun en güç anlaşılır kavramlarını, Türkçe’nin ses yapısına uygun biçimde dile getirir, şiirinde duygu ve düşünce birliğinden oluşan bir derinlik görülmektedir. Böylece, şiirleri kısa zamanda yayılarak benimsenmiş ve ilahi olarak da söylenerek günümüze dek ulaşmıştır.

Yunus Emre Hazretlerinin edebiyat tarihi bakımından, önemli bir yanı da Anadolu’da, Türkçe şiir dilinin öncüsü olması ve tasavvuf ile ilgili tespitlerini yalın, kolay anlaşılır bir dille söyleyişi nedeniyledir. Bu arada, şiirlerinin ölçüsü, Türkçe’nin ses yapısına uymayan ‘aruz’ olmakla birlikte söyleyişi akıcı, sürükleyici bir nitelik taşır. Buna rağmen, tasavvufun zor anlaşılır kavramlarını, Türkçe’nin ses yapısına uygun biçimde dile getirir, şiirinde duygu ve düşünce birliğinden oluşan bir derinlik görülür.

Yunus Emre Hazretlerinin Eserleri

Divan (tüm şiirlerinden oluşmakta),
Risaletü’n-Nushiye


Yunus Emre’nin Hayatı
Ayrıca bakınız “Yunus Emre’nin Mevlana’yı Ziyareti” ve “Taptuk Emre ve Yunus Emre” başlıklı yazılarımıza…

Yorum Yaz