Şiir

Niteliğim Soran İşit Hikâyet

Niteliğim Soran İşit Hikâyet

Niteliğim Soran İşit Hikâyet Şiiri

Niteliğim soran işit hikâyet,
Su vu toprak od u yel oldu sûret.

Dört muhâlif nesneden bu dört duvarın,
Sâzikâr eyledi verdi kerâmet.

Yel ile toprağı kıldı muallâk,
Su içinde odu tuttu selâmet.

Rızkı ömrü tamam eyledi henüz,
Şeş cihet olmadan tuttuğu kisvet.

Rûhundan kimsene haber veremez,
Emrdir kâdirliği verir harekât.

Bâki tertiplerimi şerhedeyim,
İnâyet mevcûdu sem’u basâret.

Aklımın haberi bugünkü değil,
Onu er derisen evvelki âyet.

Suâl cevap kelecisi buna değindir,
Bundan böyle cihânım bî nihâyet.

Yunus ile buna denli nasîbim,
Gönül dost durağı dilim şahâdet.

Yunus Emre (k.s)


Lügat:

yel: havanın yer değiştirmesinden oluşan esinti. rüzgar. romatizma ağrısı.
suret: biçim, görünüş. yazı ya da resim kopyası.
kerâmet: Allah’ın sâlih, takvâ sahibi, velî kullarından zuhur eden olağan üstü hal. tıpkı mûcize gibi tabiat kanunlarıyla açıklanamayan olağan üstü ve sıra dışı bir olay. iyi, ahlâklı ve cömert olmak.
sâzikâr/sazkar: uygun, muvafık.
muallâk: asılı, asılmış. sonuca bağlanmamış, sürüncemede kalmış.
od: ateş, edebiyatta/tasavvufta aşk ateşi olarak da kullanılır.
şeş: altı sayısı.
cihet: yan, yön.
kisvet: elbise. özel kıyâfet. yağlı güreş yapan pehlivanların giydikleri, meşinden ve dar paçalı olan pantolon. kisbet.
kimesne: kimse.
kadir: değer, kıymet, itibar; kuvvetli, güçlü, kudret sahibi; Allah’ın isimlerinden.
harekât: hareketler, davranışlar.
baki: sürekli, kalıcı. ölümsüz, kalıcı.
şerh eylemek: şerh etme işi.
şerhetme: açıklamak, ayrıntısına inerek açıklamak, yorumlamak. bir eser yazarak açıklamak.
inayet: iyilik, kayra, atıfet, ihsan, lütuf.
mevcûd: var olan. bulunan. hazır olan. topluluğun hepsi. kâinat.
basâret: göz açıklığı. bir şeyi etraflı olarak derinden derine, inceden inceye görüş.
keleci: öz veya kusursuz, düzgün söz. sözleşme, anlaşma. söz, lakırdı.
cihan: dünya. evren.
nihayet: son.
nasip: Allah’ın bir kimse için önceden belirlediği mutluluk payı anlamında bir terim. Allah’ın bir kimseye tâyin ve kısmet ettiği şey, tâlih, baht, bir kimsenin payına düşen şey, hisse.
şahâdet: tanıklık, şahitlik. yüksek bir ülkü yolunda ölme, şehit olma, şehitlik.


Niteliğim Soran İşit Hikâyet Şiiri
Yunus Emre Şiirleri
Yunus Emre Divânı

Yorum Yaz